PAMELA COLMAN SMITH

En bilinen ve tarotun alfabesi haline gelen tarot destesi, Pamela Colman Smith tarafından tasarlanan ve Rider Company’nin piyasaya sürdüğü Aralık 1909 tarihli Rider – Waite – Smith destesidir ancak zaman içerisinde Smith ifadesi silinmiş ve geriye Rider – Waite ikilisi kalmıştır. Gelin bu önemli sanatçıyı burada bir kez daha analım ve teşekkürlerimizi sunalım.

Pamela Colman Smith

Pixie lakaplı Pamela Colman Smith, 16 Şubat 1878’de Londra’da doğdu. Jamaika’lı bir anne ve Amerikalı tüccar bir babanın kızıydı ve onların tek çocuğuydu. Baba tarafından Smith – Hooker, anne tarafındansa Colman – Chandler’dı. Bu ailelerin dördü de İngiltere kökenli olup Massachusetts’te yerleşikti. Büyükbabası Cyrus Porter Smith 1839 – 1842 yılları arasında Brooklyn belediye başkanıydı. Atalarından bir diğeri ise, Margaret Atwood’un “Half Hanged Mary” adlı şiirine ve “Handmaid’s Tale” adlı kitabına ilham veren meşhur “Hadley Cadısı Mary Webster” vakasına sebep olan Philip Smith’tir. Pamela’nın ilerleyen yaşlarında bir sufrajet olmasına sebep olan muhtemelen çocukluğunda işittiği bu öykü ve benzeri öykülerdi.

Pamela, çocukluğunda bir dönem Jamaika’da yaşadı ve burada Jamaika kültürünü öğrendi, daha sonra ise ailesi ile birlikte Brooklyn’e taşındı ve Pratt Enstitüsü’ne kayıt olarak sanat eğitimi almaya başladı. Annesinin ölümü ve kendi sağlık sorunları nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalmasına rağmen sembolizm, romantizm, art nouveau ve arts & crafts akımları altında kendi kimliğini oluşturarak başarılı bir illustratör olabilmeyi başardı.

1899’da babası öldüğünde İngiltere’ye geri döndü ve mesleğine burada devam etmeye başladı, diğer bir yandan da tiyatro için set tasarımları yaptı. Bu tarihten sonra Smith’in iki adet Jamaika halk masalları kitabı yazıp resimlendirdiği biliniyor. 1903’te Pamela, The Green Sheaf adlı dergiyi çıkarmaya başladı ve dergi yalnızca 13 sayı çıkarılabildi. 1904’te ise The Green Sheaf adlı yayınevini kurdu.

1907’de ise Alfred Stieglitz’in desteği ile 291 Gallery’de işlerini “Drawings to Music” adı altında sergiledi ve daha büyük ölçüde tanınırlık elde etti. Bu sergi Pamela’nın olduğu kadar Stieglitz’in başarısının da dönüm noktası oldu. Pamela’nın “Drawings to Music” ismini seçmesi basitçe alınmış bir karar değildi çünkü Pamela tıpkı Kandinsky, Franz Liszt, Wagner, Sibelius gibi sinesteziyi bir armağana dönüştürmeyi başarabilmişti. Sinestezi “çoklu duyumsama” denilen bir nörolojik algı genişlemesidir. Pamela ses-renk sinestezisine sahipti ve bu sayede müziği “görebiliyordu”. Bu sebeple eserlerinin önemli bölümünü müzik dinlerken ortaya çıkarmayı tercih ediyordu. Haziran 1908’de yayınlanan bir yazısında Pamela yaşadığı bu eşsiz deneyimi şöyle anlatıyordu:

Bach’ı dinlediğimde kahverengi giysili genç kızların ellerinde iplerini tutup döndürdükleri çanların gökyüzünde çınladığını duyuyorum çoğu kez. Bir dağın tepesinde, manzara boyunca birbirini hızla kovalayan opal renkli sislerin eşlik ettiği eşsiz bir tazeliğin olduğu sabah gibi…

Chromatic Fantasy – Bach, Pamela Colman Smith

1901’e gelindiğinde Pamela, W. B. Yeats aracılığıyla Altın Şafak Hermetik Cemiyeti ile tanışmıştı. Altın Şafak Hermetik Cemiyeti Samuel Liddell MacGregor Mathers, William Robert Woodman ve Madame Blavatsky’nin Teozofi Cemiyeti üyesi William Wynn Westcott tarafından kurulan, 19.yy sonunda ve 20.yy başında faaliyete geçen, araştırmalarını ve çalışmalarını felsefe, okültizm, metafizik ve paranormal üzerine tahsis etmiş ve üyelerinin de kendilerini bu yönde geliştirmelerini teşvik etmiş bir cemiyettir. Pamela da kendini bu yönde geliştirdi, bu sayede çoğunlukla okültizm ve ezoterizmi şiirlerine konu edinen gizemci şair Arthur Edward Waite ile karşılaştı ve birlikte yeni bir tarot destesi yapmak üzerine anlaştılar ve böylece Pamela’nın olağanüstü hayal dünyasını aktardığı RWS destesi, Waite’in yazdığı The Pictorial Key to the Tarot adlı kılavuz kitap eşliğinde ortaya çıkmış oldu.

Bu tarihe kadar destelerde bulunan figürler yalnızca major arcana ve saray kartlarındaydı. Waite, Sola Busca (1491) destesinde olduğu gibi 78 kartın tamamının resimlendirilmesini istiyordu. Pamela’ya bu desteyi örnek almasını önermişti ve bu tavsiyeyi izleyerek Pamela, minör arcana kartları üzerinde merkez figür kullanan ilk sanatçı haline geldi. Figürleri çizebilmesi için ona arkadaşları modellik etmistir. Örneğin Değnek Kraliçesi kartı üzerindeki figür için Edith Craig ve onun kedisi modellik yapmıştır. Bunun yanı sıra, RWS illustrasyonlarında pelerin ve drapeler içindeki cinsiyet tarafsız, yalnız ve mistik figürler tıpkı bir imza gibidir, bu imzanın izine ilk kez Pamela’nın Sir Henry Irving’i Shakespeare’in VIII. Henry oyunu için Kardinal Wolsey olarak resmettiğinde rastlıyoruz ve bu geleneği RWS destesinde de sürdürdügünü gözlemlemekteyiz.

1911’de Pamela, Bram Stoker’ın The Lair of the White Worm adlı son kitabının illustrasyonlarını gerçekleştirdiği sırada katolizme geçiş yaptı. Pamela’nın bu tarihten sonraki yaşamına dair elimizdeki bilgiler çok az olsa da Pamela’nın I. Dünya Savaşı ve yeni ortaya çıkan sanat akımları sebebiyle işlerini yayınlayamayıp finansal zorluk çektiği ve 18 Eylül 1951’de İngiltere’de hayata gözlerini borç içinde kapattığı biliniyor. Kadınların oy kullanabilme hakkı için de mücadele vermiş bu önemli sanatçının mezarının yeri gömülü olduğu kilisede çıkan yangın sebebiyle günümüzde hala kesin olarak bilinmemekte.

Pamela’nın öyküsünü daha iyi anlamak ve onu daha yakından tanımak isterseniz;

  • Stuart Kaplan – Pamela Colman Smith: The Untold Story
  • Elizabeth Foley O’Connor – Pamela Colman Smith, Artist, Feminist, and Mystic
  • Dawn G. Robinson – Pamela Colman Smith: Tarot Artist: The Pious Pixie

adlı kitapları okuyabilirsiniz.

Overture, Manfred – Schumann, Pamela Colman Smith, 1907

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir